Bazen insan 20, 3o bölümde bile alamayacağı keyfin dört bölüme sığabilmesine şaşırıyor. İşte Disney imzalı Soundtrack 1'de tam bu nitelikleri taşıyan bir yapım. Kendimi Sun-Woo yerine koyup çocukluk aşkıma ve arkadaşım olan kimseye karşılık verseydim hayatım nasıl bir yöne evrilirdi diye düşünmeden edemedim. Sanırım bu asla cevabını bulamayacağım ve hep bir parça pişmanlık duyacağım bir soru olarak kalacak. Bizler masumiyet çağının getirdiği hisleri yaşadık bence. Yıllar geçtikçe güven ve sevgi bitti. Şimdikilerin sığ, bencil, çıkarcı ve maddiyata dayalı ilişki anlayışını ne miğdem ne de ruhum kaldırmıyor zaten bu nedenle.
Başarılı bir fotoğrafçı ve şimdilerde sergi hazırlığı sürecindeki Han Sun-Woo (Park Hyung-Sik), müzik yapımcısı Kang Woo-Il ile söz yazarlığı üzerine çalışan Lee Eun-Soo (Han So-Hee)'nun 20 yıllık arkadaşıdır ama uzun süredir tek taraflı olarak sevmektedir. Genç kadın için en büyük dayanağı, akıl danıştığı insan ve dostu iken hislerini açıklarsa onu kaybetmek en büyük korkusudur. Bu yüzden son sekiz yılda kendi açısından duyguları netleşmiş olsa da bunu hiç belli etmemiştir.
Eun-Soo tüm çabasına rağmen satırlarının duyguları yansıtmadığı gerekçesiyle yapımcının istediği nitelikte söz yazmakta zorlanmakta ve zor zamanlar geçirmektedir. İçki arkadaşı Sun-Woo'ya derdini dökerken bir yandan da çok sevdiği pirinç şarabını arka arkaya götürür. Sorunun kaynağı ilk aşk mevzusu genç kadın için bir muammadır. Çünkü duygular söz konusu olduğunda açık ve nettir. Zamanı gelmişse itiraf etmek sakınca görmemektedir. Eve doğru yürürlerken yarı sarhoş genç adamı sıkıştırır ve onun ilk aşkının adını öğrenir. Görünüşe göre sorununun çözümü yine ondadır. İki hafta birlikte kalmalarını ve şarkı sözü yazma konusunda kendisine yardımcı olmasını ister. Salonda yerde uyurlar. Gerçi görünüşe göre sarhoşluk haliyle sarılıp sırnaşması sonrası kendinden geçen sadece Eun-Soo'dır. Genç adam tüm gece onu izler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder