Tam adı Black Knight: The Man Who Guards Me olan seri Slovakya'da eski çağ görünümlü bir mekanda başlıyor. Gizemli adamımız Moon Soo-Ho varlıklı, el attığı her işi kotaran biridir ve o sırada şehirde şarap üretimiyle uğraşmaktadır. Jung Hae-Ra ise Seul'de bir seyahat firmasında çalışmaktadır. Sırtından geçinmeyi birincil önceliği edinmiş teyzesiyle birlikte kalmaktadır. Bir gün tuhaf biçimde şans eseri gençliğinde ailesiyle gittiği eski terziye yolu düşer. Sahibi olan kadını da hatırlarken gördükleri karşısında şaşkına uğrar. Çünkü aradan geçen yıllara karşın kadına zaman değmemiş gibidir. Üstelik yıllar önce siperiş verdikleri şık paltoyu tam da o an ki yaşına uygun biçimde dikmiştir. Kaliteli kumaştan ve son derece güzel bir el işçiliği ile kıyafet üzerinde mükemmel biçimde durur.
Patronunun
isteğiyle daha önce ülke dışına çıkmamış kızımız ünlü bir fotoğrafçı ile
görüşmek için yollara düşer. Daha önce tanışmadığı ve yüzünü de
görmediği adamla buluşmak üzere kararlaştırılan mekana geldiğinde
tarifteki gibi giyinmiş ve yanında fotoğraf makinesini taşıyan Moon Soo-Ho'yu
görür ve O'nu aradığı adam zanneder. Moon Soo-Ho ise bir süre önce ortak
geçmişe sahip olduğu Jung Hae-Ra'yı karşısında bulmaktan memnundur. Kendisi hakkındaki gerçeği açıklamak gibi bir girişmde bulunmaz. İkili karşı konulmaz biçimde
birbirlerinden etkilenmiş halde yollarını ayırdığında Jung Hae-Ra yalnış
adamla görüştüğünü farkına varır. Ardından bir diğer tesadüf onları bir
araya getirir. Şehrin tarihi havası adamı daha da gizemli kılmıştır. Jung Hae-Ra Kore'ye döndüğünde birkaç
haftadır hayatındaki değişimi düşünür ve aldığı paltonun şans
getirdiğini sonucuna varır. Böylece bir kez daha Sharon terzisine gitmeye karar verir. Nedendir
bilinmez, iş yerinin gizem yumağı sahibesi de ona şık kıyafetler vermeye
gönüllüdür.
Editör Yorumu:
- Dizinin fragmanlarını KBS World kanalında gördüğümde her ne kadar oyuncu Shin Se-Kyung'un rol tarzını sevmesem de izleme listeme almadan edemedim. Vampire Knight anime serisini fazlasıyla hatırlatan backround müzikleri ile başlangıçta gayet gizemli ve gotik bir havası vardı ki beni de çeken bu oldu. İzlemeye başladığımda ise sanki daha o ilk sahnelerde biraz Goblin vari giriş yapılmak istenmiş gibi hissettirdi. Bölümler ilerledikçe tüm o çekici hava kayboldu ve konu ne yazık ki vasat bir hale geldi.
- Birileri neden bu oyuncuyu başrol kadın olarak seçmekte ısrar ediyor anlamış değilim. Tamam iyi hoş, mütevazi bir duruşu var. Yine de Sensory Couple hariç hangi dizisinine denk geldiysem sevemedim bir türlü. Kim Rae-Won'u ise en son Doktors dizisinde izlemiştim. Aralarında kimya yakalayamadım. Seo Ji-Hye'nın karakteri daha ilgi çekiciydi. Wamp olmak kolay değil tabii:) Moon Soo-Ho'nun
geçirdiği değişim şimdi ne olacak ki dedirtiyor olsa da benim açımdan heyecanını kaybettiği için bitse de gitse modundaydım.
- Finali hiç umduğum gibi olmadı. Aslında sevdiğimi söyleyebilirim bile. Diğer türlü çok banal kaçacaktı zaten. Ve yine Goblin vari bir yazgı gördük.
- 2017 fazlasıyla diziyi takip ettiğim yıl oldu diyebilirim ve gerçekten iyi hikayeler izledim. Ama şu ara sıkılıyor ve son zamanlarda izlediğim hiçbir yapımdan bir tat alamıyorum. Herhalde hızlı dizi tüketicisi olmanın etkisi büyüktür. Belkide biraz ara vermem gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe yazım kurallarına özen gösterelim.