Kayan Yazı

Başrolünde Lee Min Ho ve yeni nesilin sevilen oyuncusu Ahn Hyo Seop'u bir araya getiren sinema filmi "Omniscient Reader's Viewpoint" 2024'te yayınlanacak

30 Mart 2017 Perşembe

Goblin (Guardian: The Lonely and Great God) (2017)

3/30/2017 12:34:00 ÖÖ 0 Comments
Serinin Orijinal Adı: Guardian: The Lonely and Great God
Türkçe Yayın: Koruyucu: Yalnız ve Görkemli Tanrı
Yapım Yılı: 2016-2017
Bölüm Sayısı:16+Özel Bölüm+2 Special


Goblin ülkesinde sadece 2017’ye değil dizi yayın tarihine iz bırakan, izleyicisinin gönlünde nefis hisler uyandıran bir öykü sunuyor. Başrolde 30’lu yaşların karizması ve çekiciliğyle arz-ı endam eden yalnız ve hüzünlü Goblin ve Goryeo’lu Kim Shin (Yu Jung Shin, Yu Hi Shin, Yu Shin Jea) rolünde Gong Yoo ve daha önce sinemadan dizi sektörüne ilk geçişi Cheese in Trap dizisyle beğeni toplayan Ji Eun Tak rolüyle Kim Go Eun var. Yan karakterler de en az başroller kadar renkli ve eğlenceli. Lee Dong-wook ölüm meleği nam-ı diğer isimsiz ama uydurma adıyla Kim Won Bin, ilk görüşte gözyaşı dökerek aşık olduğu Sunny rolünde Yoo In-na, her daim Samçun (amca) diyerek ortalarda gezinen üçüncü nesil varis ama kredi kartı yoksunu Yoo Deok Hwa rolünde BTOB grubundan Yook Sung-jae'ye kadar göz alıcı ve eğlenceli bir kadro seçilmiş.


Kalabalık bir oyuncu kitlesiyle renklenen hikâyemiz Goblin’in varoluş dönemi Goryeo devrinden bir kesitle başlıyor. Göz alıcı bir başka zaferle dönen komutan Shin kılıcını adadığı efendisi genç kral Yeon’un ağzından çıkan tek bir emirle tebaasını, askerlerini ve biricik kız kardeşini sonrasında ise hayatını kaybeder. Son nefesini verirken yakarışı inanmadığı ve bu kaderi yaşatan tanrıyadır. Göğsünde saplı kılıcıyla öldüğü yerde dirildiğinde ise tanrının kendisine verdiği yanıt ve buyruğu, kılıcın sadece gelininin çıkarabileceği ve ölümün huzurunu ancak o zaman tadacağıdır. 


Ete kemiğe büründüğü an hayatına son vermeye mecbur bırakılan askeri uzun yılların ardından yaşlanmış ve torunu ile yattığı yeri ziyarete gelmiştir. Artık ölümsüz bir ruh ve bedene sahip olan Kim Shin’in tek düşüncesi ise yaşadıklarının, kaybettiklerinin bedelini ödetmektir. Genç kralı değil danışmanının, beynini zehirli düşüncelerle dolduran akıl hocası Park Jong Won’un boynunu kırarak canını alır. Dirildiği yere döndüğünde dedesinin gömen yas içindeki çocukla karşılaşır. Bundan böyle kaybettiği her insanının acısını yüreğine kazınırken ve ölümsüzlüğün bir ödül değil de aynı zamanda bir ceza olduğunu anladığı o uzun sürecin ilk gideni için gözyaşı döker. Dedesinin son arzusunu yerine getirmek için kendisini hizmetine almasını isteyen çocukla birlikte ülkeden ayrılır. Böylece uzun soluklu yaşam hikâyesinde geride her defasında veda ederek ve yapayalnız dolaşarak zamanını geçirir. Milenyum öncesi Seoul göğünün altında içkisini yudumlarken insanların yardım çağrılarını dinler ve tam da o anda kaza geçirmiş ve kanlar içinde kendisi için değil bebeğinin hayatı için nefes almaya çalışan, ölmek üzere olan bir kadının yakarışını duyar. Merhameti iki canın kurtuluşu olur. O gece iki ruhu almak için gelen ölüm meleği içinse özel durum kaydı tutmak ve bir dizi evrak işi düzenlemek anlamına gelmektedir. 


Sekiz yıl sonra kendisine "Goblinin Gelini" olduğunu fısıldayan iki dünya arasında sıkışmış ölülerin ruhlarını görebilme yeteneğine sahip Eun Tak doğum gününde annesini ansızın sonsuzluğa uğurladığı gece "Özel Durum" olarak kayda geçen ve listede yer almayan kayıp ruhu izlemeyi sürdüren ölüm meleği tarafından köşeye sıkıştırılır. Derken mahallede kimi zaman incik boncuk kimi zaman sebze satan yaşlı ninesi tarafından engellenir. On yıl sonra artık 19 yaşındadır. Tek başına kaldığı o gecenin ardından evine sığındığı ama annesinin bıraktığı sigorta parası için her gün kendisini canından bezdiren cadaloz teyzesinin yanında mutsuz bir yaşam sürmektedir. Yine doğum günüdür ve yalnızdır. Annesini kaybettiği onca yıldan sonra kucağında pasta ile dilek dilemek için sahilde oturup tanrıya yakarır. Öncekinde annesini kaybettiği için dua etmeyişini görmezden gelmesini ve cebine birkaç kuruş koyabileceği bir iş isterken, kötü kalpli akrabalarına el atmasını ve bir de erkek arkadaş vermesini diler.


Uzun bir süre  sonra evinde dönen Goblin hizmetindeki Yoo ailesinin artık hayatının son dönemindeki hizmetkarı tarafından karşılanır. Yeğeni aklı on karış havada gezen çapkın yakışıklı Yoo Deok Hwa söylene söylene ikilinin sohbetini böler. Dedesinin cimriliği karşısında amcasının seyahate çıkacağını öğrenince evi kiraya verir. Sözleşme imzaladığı kişinin ölüm meleği olduğundan habersizdir. Günümüzdeki adıyla Yu Shin Jea kendini postalamayı planlayıp bu işe bulaştığı için yeğenine köpürür ama imzalayan ölüm meleği olunca kontratı iptal etmesi mümkün gözükmez. Böylece iki zıt karakter aynı mekanı paylaşmak durumunda kalır. Hiçliğe karışıp son nefesini verdiği yerde elinde bir demet karabuğday çiçeğiyle gezinirken, Eun Tak'ın yakarışını diğer çağrılar gibi duyar. Ancak bu kez ellerinden hafif dumanlar çıktığını görür. Daha önce yaşamadığı bir durum gerçekleşir. Bir ölümlü tarafından çağrılmıştır!


Eun Tak karşısında biten adamın tuhaf cümleleri yüzünden hayalet olduğunu düşünür. Vaadettiği tavuk restoranındaki iş bulacağı yönündeki sözüne güvenip çevre mekanlarda iş arar. Sonunda yorgun düşerken bir banka çöktüğünde karşılaştığı adama iki çift laf etmek için neden numarasını almadığına söylenir. Kazara tutuşan çöpü söndrmek için var gücüyle üfleyişi fakında olmasa da Goblin'i çağırmasının yegane yoludur. Adam karşısında belirince şaşırıp kalır. Sonra dileklerini gerçekleştirmediği için sitemlerini sıralar. Yabancının mavi dumanlar eşliğinde ayrılmasının ardından bu kez çağırma işini nasıl yaptığına kafa yorar. Keşfetmesi uzun sürmez. Ne de olsa kızımız okulda başarılı, akıllı. Sonraki süreçte olur olmaz anlarda çağırma denemeleri yapıp yetişkin bir adamı oradan oraya sürüklediği için halinden memnun en son soluğu kütüphane koridorda almış ve yüklediği telefon uygulamasındaki mumu söndürerek bir diğer denemesini yapmıştır.



Goblin bir kez daha istemsiz biçimde Eun Tak'ın karşısında belirir. Geçmişte kaybettiği hizmetkarlarını anmak için iki dirhem bir çekirdek giyinen yakışıklı adam için liseli kızın tavırlarını sindirmek muhtemelen o kadar da kolay değildir. Eun Tak, kısaca "goblin misin?" diye sorarken hangi okula gidiyorsun der gibidir. Ardından sanki sıradan birşeyden bahsedermiş gibi Goblin'in Gelini olduğunu ileri sürer ve kanıt olarak boynundaki doğum izini gösterir. Hayaletlerin doğduğundan beri ona bu şekilde seslendiklerini söyler. Sözlerine sessizlikle karşılık verse de adamın aklından geçen şey 939 yıllık uzun arayışının sonuna gelip gelmediğidir. Ondaki belirgin şeyi görüp görmediğini anlamak için sorar. Ancak kız görüyor gözükmeyince bir kapıyı açıp O'nu ve gevezeliklerini gerisinde bırakmak ister. (Goblinimiz pasaporta ihtiyaç duymaksızın kapıları açıp ülke ülke gezebilmekte. Bu noktada yönetmenin başlangıçta bazı sahneleri Kapadokya'da çekme düşüncesinde olduğu açıklamasını esefle hatırladım. Tabii o dönemde ülkemiz malum sebeplerden ötürü muhtemelen güvenli gelmemişti) Tam kafasını dinleyeceğini düşünürken kız arkasından aynı şekilde girince hayatının bir başka şaşkınlığını yaşar. Kendini bir anda Kanada'da Quaebec şehrinde bulan Eun Tak ise geçirdiği şoku kolayca atlatıp keyifle ortalıkta gezinmeye başlar.

Eeeee bu kadar anlattım, (sadece ilk bölümdü merak etmeyin, çok daha fazlası ve mükemmel bir hikaye garanti : ) Daha da ilginizi çekmediyse ya fantastik serileri sevmiyorsunuzdur ya da bir kore dizi sever değilsinizdir muhtemelen. Eğer kendi inanç sistemimizi ya da değerlerimizi gözönüne alarak seyretmeye kalkarsanız rahatsız edici birçok olumsuzluk gözünüze batabilir. Ben bunları gözardı ettim ki normalde beğenilmiş yapımlara başlamadan önce belirgin önyargılarım olur. Hatta iki bölüm izleyip "eh işte!" düşüncesi eşliğinde birkaç haftalık bir ara sonrası devam etmiştim. Ben de böylesi yüksek bir beğeni hissi oluşturacağını da ummamıştım.Yayın kanalındaki Tüm zamanların en çok izlenen dizisi reytingini edindiğine göre ne kadar sevildiğini anlayın artık. Kısa sürmesi normalde memnuniyet verse de bu seri için aynı şeyi söylemem zor. Tadı damağımda kaldı. 16 bölüm değil 20, 30 ya da 50 olsa da izlerdim sanırım.

GOBLİN'İN BANA DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ ŞEYLER
 
"Eğer tanrının insana taşıyabileceği kadar yük verdiği doğruysa beni gözünde fazla büyütmüş olabilir demektir bu."
                                                                                                                                             Goblin Kim Shin

Lütfen bu noktadan sonra izlemeyen ve öncesinde film hakkında spoiler bilgi duymak istemeyenler aşağıda yazılanları okumasın. Okursa da kızmasın. Eee ben uyardım yani:)

* Goblin kavramı: Ortada birden fazla gezinen Goblin yok. Adamımız türünün tek örneği. Bu hale düşmesinin yegane sebebi tanrıya ettiği "kimse duymuyor" sitemi. Ölümsüzlüğü ise bir lütüf gibi gözükse de daha çok onun laneti gibi. Sevdiği herkese ister zamanlı ister zamansız veda etmesi gerekiyor ve her defasında kaybı için acı çekiyor. Huzur bulmak adına defaatle kılıcı çıkarmayı denese de başarılı olamıyor. En sonunda gelinini buldu, tamam artık rahata erecek dediğimizde bir de bakıyoruz ki arafta sıkışıp kalmış. Niye? Geliniyle yaptığı anlaşma dolayısıyla. Eee hani huzur bulacak, hiçliği karışacaktı. Hiç olmazsa tanrı adamı kar kış kıyametin hüküm sürdüğü bir diyarda 9 yıl süründürmek yerine niye rahat bir mekanda beklemesine imkan vermedi. Ne tanrıymış be mübarek. Gelini sayesinde geri geldi, oh be sonunda mutlu olacak diye beklerken bu kez sevdiğinin ölüm acısını tattı. Niye? Bayan Özel Durummuş falan filan. Tanrının sevdiği kul olabilmek diye bi kavramın yanından geçemedi zavallı adam. Nerdeyse bin yıl özlem çekti, acı duydu.

* Azrail Kavramı: Azrailler ister erkek ister kadın olsun insanlar arasında yaşıyor, yemek yiyor ve uyuyorlar. İş saatlerinde başlarına taktıları şapka ile görünmez olup rahmete erenleri çay evinden cennete ye da cehenneme postalıyorlar. Bakışlarıyla kişilerin hafızasını silebiliyor  ya da verdikleri bir öpücükle onların önceki reankarne olmuş hayatlarını hatırlamalarını sağlayabiliyorlar. Peki nedir bu Kim Woo Bin lakaplı Wang (Kral) Yeo abimizin çilesi? O gözyaşı durmadı bir türlü. Kimliğini öğrenmesi de acısını azaltmaktan ziyade arttırdı. İntahar edişinin cezası niteliğindeki azap çektiği 300 yılın ardından azraillik görevini 600 yıl boyunca yaptı. Burada bulması gereken yanıt kendini affedebilmesiydi güya. Adamın hayatı sevdiğine hasret duymakla geçmiş. Yazık yaaa.

* Tanrı kavramı: Hikeydemizde dişisiyle erkeğiyle ortalıkta gezinen birden fazla tanrı mevcut. Kırmızılı hatun tanrıdan çok belkide baş melekti de ben anlayamadım. Merhamet ve af kavramından çok, uzaktan izleme ve insanoğlunun işine karışmama üzerine faaliyet gösteriyorlar. İnsan bedenlerini kullanıyor bazen de kelebek olup geziyorlar. Bir blogda oyuncusu tasvir edilirken beni çok eğlendiren ve gülümseten "içine tanrı kaçmış" diye bir tanımlama kullanılmıştı. Ancak böylesine cuk diye oturabilirdi herhalde bir kavram.

* Reankarnasyonla Yeniden Doğmak: İnsanını dört kez yeniden doğma şansına sahip olduğu hikayemizde reankarnasyonun lütüf mu yoksa bir ceza mı olduğunu anlamak zor.  Özgür irade ile karar vermek söz konusu olunca Eun Tak neyine güvenip o kararı aldı bilemedim. Tekrar dirilirim diye hesap yapmamıştı herhalde. Çünkü ölüp de azrail eşliğinde çay evinin yolunu tutmadan kaçıncı hayatını yaşadığını bilmen mümkün değil.

Rahatsız edici noktalar:

* İnsanın gözüne sokulan ürün reklamları: Bir dizide böylesi reklam kalabalığını daha önce gördüğümü hatırlamıyorum. Hayli rahatsız ediciydi.

* 9 yılın ardından aynı telefon modelini kullanmaları günümüzün teknoloji gelişim şartlarında mümkün değil. Dizidekinin bir sonraki modeli çıktı bile.

GOBLİNDEKİ KİMİ ZAMAN AĞLATAN KİMİ ZAMAN CUK DİYE OTURAN ŞARKILAR

- Aliee'nin Seslendirdiği  I Will Go To You  Like The First Snow hikayede geçtiği üzere ilk karı konu ediyor ve özellikle burukluk yaratan veda sahnelerinde içimizi sızlatıyor. (Her izleyişimde gözyaşım sel oldu ya:( Uzun zamandır bir şarkıyı böylesine adeta takıntı haline getirerek dinlememiştim. Bayıldım. Sanatçının güçlü vokalini de ayrı beğenirim zaten.

-  Crush: Beautiful.

-  Sam Kim: Who Are You 

Chan Yeol (Exo) & Punch: Stay with me 

Not: Şarkı sözleri ve Türkçe çevirleri için Tıklayınız
 

The Heirs (2013)

3/30/2017 12:26:00 ÖÖ 0 Comments
Özgün adı 상속자들 / Sangsokjadeul "Tacı takmak isteyen ağırlığına katlanır." anlamına gelen seri "The Heirs", Türkçe çevirisiyle "Varisler" 20 bölümlük SBS dramasıdır. Lee Min Hoo'nun üzerine yapışan zengin çocuk imajına ne kadar artı kattığı tartışılır. Bence artık birileri bu oyuncuya bu tip rolleri oynamayı bırakmalısın demeli. Menajeri uyuyor mu ne? (Bu duruma göre uyuyan ablası!) Seri için yıldızlar geçidi diyebiliriz. Popüler oyuncuların 2 ya da 3 tanesi boy band ya da girl band mensubu. Görünüşe göre ses getirip kazandıracağını en başından garantilenmek istenen bu bu kadro için senarist bize modern bir külkedisi masalını bir iki farklı konu ekleyerek soslamış ve Boys Over Flowers tarzı bir ürün sunmuş. Bense diziyi renkli oyuncu kadrosu için izleyebilir buldum sadece.


Cha Eun Sang ve Kim Tan'ın hikayesindense yan karakterlerin anlatan konular çok daha sevimli duruyordu. (Lee Bo Na (Krystal) & Yoon Chan Young (Minhyuk) ile Hyo Shin (Kang Ha Neul) & Öğretmen Hyun Joo (Lim Ju Eun) ya da Kim Tan'ın karizmatik yarı abisi Kim Won (Choi Jin Hyuk) & Öğretmen Hyun Joo (Lim Ju Eun)) Finale geldiğimizde sonuç tatmin ediyor mu? Bir ölçüde. Kim Tan ve Cha Eun Sang ailelerin karşı çıktığı tüm o statü farkına rağmen mutlu mesut olabilecek kıvama geldiler. Lee Bo Na ve Yoon Chan Young arasındaki ilişki ise bana pek olası gözükmemişti. Ancak abiden onayı kaptılar gibi. Kim Won ve öğretmen Hyun Joo kavuşamadılar. Çünkü Kim Won tacın ağırlığını taşımayı tercih etti. Choi Young Do ve Hyo Shin tek taraflı aşk acısı çeken beyler olarak köşelerine çekildiler. 


Müziklerine gelirsem albümü dinlenmeye değer şarkılar içeriyor. Açıkcası diziyi keyifli hale getiren şeylerden biriydi benim için. Yeniden izlenebilir mi? Başka şey bulamazsanız belki.
 
 
 

Uncontrollably Fond (2016)

3/30/2017 12:19:00 ÖÖ 0 Comments

2016 KBS yapımı dizi Hallyu dalgasının bir diğer halkası Kim Wo Bin ile müzik grubu Miss A'dan Bae Suzy'i biraraya getiriyor. Dramatik konusu ve hayranı olmasam da nisbeten izlenir bulduğum Kim Wo Bin hatırına izleme tercihimi değiştirdiğim bir yapımdı. Hikaye şöyle: Uzun süre önce ayrıldıklarında kalbi kırılan Shin Joon-Young ve No Eul için hayat farklı yollar çizer. Sorunlu bir geçmişten muzdarip gibi görünen Shin Joon-Young ününün zirvesinde bir oyuncu iken görsel sanatları bitiren No Eul belgesel filmler çekip satarak geçimini sağlamaktadır. Yeniden karşılaştıklarında ise Shin Joon-Young ölümcül bir hastalıktan muzdariptir ve bu gerçeği saklayarak ilk aşkı ile yeniden birarada olmaya karar verir. No Eul önce O'nun şimdilerde şan ve şöhretin zirvesinde, sahip olduklarına rağmen kendisini istemesine bir anlam veremez. Bu yüzden O'nu tavlamak adına yaptıklarınıda samimi bulmaz. Ancak gün geçtikçe işler kaçınılmaz biçimde ikili için dramatik ve hüzün dolu bir hal alır.

NOT:

Dizideki hasta rolünü oldukça inandırıcı biçimde sergileyerek beğeni toplayan oyuncu Kim Wo Bin'e geçtiğimiz ay kanser teşhisi konulduğunda üzülmüş ve bir taraftan da hayat ne garip demiştim. Umarım bu genç yaşın verdiği enerji ve güçle sağlığına kavuşur. Sevdiğim birini, oyuncunun kanser türünde bir yıl içinde kaybetmiş biri olarak tedavi sürecinin en iyi şekilde sonuçlanmasını dilerim.

29 Mart 2017 Çarşamba

Moon Lovers. Scarlet Heart Ryeo (2016)

3/29/2017 09:24:00 ÖS 0 Comments
Çin’li yazar Tong Hua’nın popüler roman serisinden uyarlanan hikaye günümüz Seoul'ünde yaşarken güneş tutulması sırasında henüz kuruluş devri sancılarını yaşayan Goryeo Hanedanlığı zamanına giden Hae Soo (IU)'nun bir başka bedende reankarne olurken kendini tam da haneden prenslerinin sauna keyfi yaptığı anda havuzda bulmasıyla başlıyor. Görünüşe göre hareminin etinden ve sütünden fazlasıyla faydalanan kralın tam 28 çocuğu vardır. Yakışıklı prenslerimizin kimisi öz kimisi yarı kan bağıyla birbirine kardeş ve taht için aday konumda olsalar da belirlenen yegane veliaht naif görünümlü Wang Mu'dur. Hikayemizin ana karakteri yüzünü metal bir maske ardına gizlemiş 4. prens Wang So (Lee Joon Gi) zalim kişiliğiyle dikkati çeken 3. Prens Wang Yo (Hong Jong-Hyun) ve 14.Prens Wang Jung aynı anneden öz kardeştirler. (Ortada bu kadar göz alıcı prens varken bir süre sonra kim kaçıncıymış öğrenmeye çalışmaktan vazgeçtim ve görsel ziyafete yoğunlaştım diyebilirim:) Bu arada ufak bir hatırlatma. Wang Korece Prens demek.
Wang So'nun trajedisi henüz bir çocukken yazgısı olmuştur. Geçmişte kocası kralın ilgisini kaybetme korkusuyla buhrana kapılıp oğlunun yüzünü doğrayan kraliçe Yoo tarafından da adeta ölü kabul edilmiş, yaralı yüzünü metal bir maske ardına gizlerken sınır bölgesinde bir aileye evlatlık gönderilmiştir. Ansızın gelişi kardeşler arasında dedikoduları da beraberinde getirir. Dönüşü kendisi adına bir daha ayrılmamak arzusuyla gerçekleşse de istenmediğinin de farkındadır. İnsanların korkudan önünde titrediği, aşk hikayemizin merkezindeki karizmatik prensimizin yolu çok geçmeden Hae Soo ile kesişir. Ancak o sırada kızımız çoktan gönlünü bir başka prense kaptırmış durumdadır.


Başrol kızımız Hae Soo, aile kökeni eski Shilla mensubu 8. Prens (Wang) Wook (Kang Ha Neul) ile evli evin hanımının akrabasıdır. Prenslerle tanışınca öyle ya da böyle birkaçı tarafından sevilmesi de tabi ki kaçınılmazdır. Ölümcül hastalığının pençesindeki zayıf bünyeli hatununa her daim özverili davranan ve aşkla bağlı görünen Wang Wook ise ileriki bölümlerde göreceğimiz üzere pek de sütten çıkmış ak kaşık değildir.

Dizide elbette wamp tipler eksik değil. İlki Kraliçe Yoo. Yahu oğlunun yüzünü o hale getiren kendisi iken nasıl bu kadar pişkin ve gıcık olabilir? Diğeri 8.Prensin kız kardeşi Hwangbo Yeon Hwa. Burada izleyici rahatsız eden nokta hatunun abilerine kendini gelin adayı olarak sunması. İzleyiciye ters gelebilir. Ancak Hwarang gibi birçok tarihi diziden anlayabildiğim kadarıyla eski devirlerde kraliyete kan bağıyla bağlı kardeşler 'kutsal kan' anlayışının bir getirisi olarak öz bile olsa evlenebiliyorlardı. Bunu doğrulayacak tarihi bir makaleye vs denk gelmemiş olsam da çıkardığım yegane sonuç bu yönde oldu. Bu yüzden kültürlere saygı duyup yargılamadan izlemek gerek. 
 


Normalde bir diziyi vasatın altı olarak değerlendirmişsem geri dönüp ikinci bir şans verdiğimde düşüncemin değiştiğine pek denk gelmedim. Ancak bu yapım 2. kez izlediğimde bunun da olabileceğini gösterdi. Müziklerini ayrı sevdim. Özellikle bazı şarkılar gerek sözleri gerekse hüzünlü melodileriyle tekrar tekrar dinlenilesi oldu benim için.
 

Malum olduğu üzere Kanal 7'nin yaz sezonu Kore dizi kuşağı için seçilen 2. dizi. Yayın adı Aşka Yolculuk. Bölümler devam ederken seslendirmede iki kez kelime hatası yapıldı şu ana dek. Bunlardan biri ince-kalın sesli harf okumasıdan kaynaklıydı. Kayıt odasındakiler uyku moduna mı geçmişlerdi bilemiyorum. Biraz dikkat ve özen lütfen. Ülke adlarına ve isim telafuzlarına önem verin. Orijinalden dinleyip söyleyebilmek zor olmasa gerek. 14. Bölümde 1. prensin Kitan'a yollama isteğini 4. prens Seo küçük kızını bu kaderi önlemek için onu eş olarak almaya karar vermesi konusunda saçma bir çeviri yapıldı. Gerçekte yarı kardeşinin kızı yani yeğeni ile evleniyor. Bunu makul bir altyazı açıklaması ile verilebilirdi. Yukarıda da belirttiğim gibi belli ki o dönemler Kore'de kraliyet arası evlilikler kardeş bağı vs olsa da yapılabiliyor. Hiç kimse bir başka milletin kültürünü ya da geçmişini kınamasın ya da eleştirmesin. Tarihimizi düşünürsek kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Şu an zaten bu anlayış benimsemiyorlar.

Dizinin Şarkı sözlerinin Türkçe transkripsiyon ve çevirisi için tıklayınız.