Dizi Adı: The Lies Within / Everyone's Lie (Kitap Adı)
Bölüm Sayısı: 16
Yayın Kanalı: OCN
Yayın Yılı: 2019
Türkiye'de Yayınlandı m? : Hayır
Haftalar oldu ve bu bloga uğramadım. Çünkü izlemeye değer birşey yoktu. Sanırım bu sektörde de konu bulmak zorlaştı. 2024 vasattı. 2025'de umut vadetmiyor. Yeni yüzler gözüme ve gönlüme pek hitap etmiyor.
OCN kanalının polisiye gizem türündeki dizilerini severim. Tunnel'den sonra da bazı yapımlarını izlemeye değer bulmuştum. The Lises Within ise 5 yılı geride bırakmış. Tür en favorimken nasıl olup da kadrajımın dışında kalmış bilemiyorum. Muhtemelen 2019 yüksek lisans "tez bitirme ve mezuniyet telaşı" dönemimin yoruculuğunda farkına varmamışım. Sonrasında zaten apar-topar yurt dışına gitmiştim. Tüm bölümlerini bir buçuk günde tamamladım. O eski kaliteyi hissettirdi ki buna hasret kalmıştım. Gelelim konusuna:
Jo Tae-Sik (Lee Min-Ki) çalıştığı birimde başarılı bir dedektiftir. Buna rağmen annesinin hastalığı nedeniyle doğduğu yere naklini ister. Meclis üyesi Kim Seung-Cheol'ın gece yarısı geçirdiği trafik kazası sonrası ölmesi ülke gündemine düştüğünde görev değişikliği süreci askıya alınır. Yaşananların bir kaza mı yoksa cinayet mi olduğu akıllara soru işareti getirir. Araştırmalar devam ettiğinde araçta frenlerin çalışmadığı anlaşılır.
Maktülün en küçük kızı Kim Seo-Hui (Lee Yoo-Young) ülkenin tanınmış holding sahiplerinden birinin gelinidir. Cenazeye katılmayan damat Jeong Sang-Hun (Lee Jun-Hyuk) kafalarda yeni soru işaretleri oluşturmuşken kadının kocasına ulaşma çabaları sonuçsuz kalır. Evliliklerinde sebebini anlayamadığı sorunlar filizlenmiş aşık olup evlendiği adam nedense kendisinden uzaklaşmıştır. Aldatma söylentilerine inanmayı reddeder. Ama ne kadar acı verici olsa da yaşadıklarından yola çıkarak bu ihtimal olası görünmektedir. Kısa süre sonra adamın sanıldığının aksine iş için ülkeden ayrılmadığı ve kayıp olduğu anlaşılır.
- City Hunter'dan beri gönlümde yer edinen oyuncu Lee Jun-Hyuk'un hikayedeki rolünü sevdim. Özellikle her şeyin arka planında yatan fedakarlığı güzel bir ayrıntıydı. Kendisine bir zahmet kötü adam senaryoları vermeyin:) (Hepsinin altından başarılıyla kalkıyor ama ben onu daha iyi işlerde izlemek istiyorum. Kanımca belki başrolde o olsa çok daha iyi bir dizi izleyebilirdik.)
- Lee Jun-Hyuk'un ve Lee Yoo-Young'ın hatıralar eşliğindeki görüntüleri çok tatlıydı.
- Genelde başrollerin ana konuyla bağlantısı olur. Burada böyle bir hikaye yoktu. Karakterin içi de pek doldurulmamıştı. Arka planda kalması bu bağlamda bence iyi seçimdi.
OCN kanalının polisiye gizem türündeki dizilerini severim. Tunnel'den sonra da bazı yapımlarını izlemeye değer bulmuştum. The Lises Within ise 5 yılı geride bırakmış. Tür en favorimken nasıl olup da kadrajımın dışında kalmış bilemiyorum. Muhtemelen 2019 yüksek lisans "tez bitirme ve mezuniyet telaşı" dönemimin yoruculuğunda farkına varmamışım. Sonrasında zaten apar-topar yurt dışına gitmiştim. Tüm bölümlerini bir buçuk günde tamamladım. O eski kaliteyi hissettirdi ki buna hasret kalmıştım. Gelelim konusuna:
Jo Tae-Sik (Lee Min-Ki) çalıştığı birimde başarılı bir dedektiftir. Buna rağmen annesinin hastalığı nedeniyle doğduğu yere naklini ister. Meclis üyesi Kim Seung-Cheol'ın gece yarısı geçirdiği trafik kazası sonrası ölmesi ülke gündemine düştüğünde görev değişikliği süreci askıya alınır. Yaşananların bir kaza mı yoksa cinayet mi olduğu akıllara soru işareti getirir. Araştırmalar devam ettiğinde araçta frenlerin çalışmadığı anlaşılır.
Maktülün en küçük kızı Kim Seo-Hui (Lee Yoo-Young) ülkenin tanınmış holding sahiplerinden birinin gelinidir. Cenazeye katılmayan damat Jeong Sang-Hun (Lee Jun-Hyuk) kafalarda yeni soru işaretleri oluşturmuşken kadının kocasına ulaşma çabaları sonuçsuz kalır. Evliliklerinde sebebini anlayamadığı sorunlar filizlenmiş aşık olup evlendiği adam nedense kendisinden uzaklaşmıştır. Aldatma söylentilerine inanmayı reddeder. Ama ne kadar acı verici olsa da yaşadıklarından yola çıkarak bu ihtimal olası görünmektedir. Kısa süre sonra adamın sanıldığının aksine iş için ülkeden ayrılmadığı ve kayıp olduğu anlaşılır.
Editör Yorumu:
- City Hunter'dan beri gönlümde yer edinen oyuncu Lee Jun-Hyuk'un hikayedeki rolünü sevdim. Özellikle her şeyin arka planında yatan fedakarlığı güzel bir ayrıntıydı. Kendisine bir zahmet kötü adam senaryoları vermeyin:) (Hepsinin altından başarılıyla kalkıyor ama ben onu daha iyi işlerde izlemek istiyorum. Kanımca belki başrolde o olsa çok daha iyi bir dizi izleyebilirdik.)
- Lee Jun-Hyuk'un ve Lee Yoo-Young'ın hatıralar eşliğindeki görüntüleri çok tatlıydı.
- Genelde başrollerin ana konuyla bağlantısı olur. Burada böyle bir hikaye yoktu. Karakterin içi de pek doldurulmamıştı. Arka planda kalması bu bağlamda bence iyi seçimdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Türkçe yazım kurallarına özen gösterelim.